OLUMLAMA VE KABULLENMENİN SİHRİ
Konuştuğumuz her kelimenin, hayatımıza ne kadar etki ettiğini biliyor muydunuz? Bir şeyi kendinize yüksek sesle itiraf ettiğiniz de ya da sevginizi yüksek sesle söylediğiniz de içinizde oluşan duygunun bir anda coştuğunu fark edebilirsiniz. Duygu ve düşüncelerimizi seslerle ifade ettiğimizden beri dil, iletişimde güçlü bir mesaj olarak kullanılıyor. Ağzımızdan çıkan her kelime, hayatımızı olumlu ve olumsuz etkileyebilir. Pozitif düşünerek bu ve olumlama yaparak, tüm olumsuzluklardan ve negatiflikten uzaklaşabiliriz. Olumlama, aklınızdan ve kalbinizden geçen tüm iyi niyetleri içten ve hissederek söylenmesine deniyor. Bu noktada dikkat etmeni gereken belli hususlar var. Olumlamayı dilek ya da dua ile karıştırmadan yapmanız gerekiyor. Çünkü olumlama, gerçekleşmesi ya da devam etmesi istenen bir şeyi gerçekleşmiş sayıp, söz konusu pozitif imgeyi zihne yerleştirir. Zihne yerleştirilen bu pozitif imge de, kişinin bakış açısını kalıcı olarak şekillendirir ve olayları daha pozitif bir tavırla karşılamasını sağlar. Olumlama cümleleriniz hedef odaklı, ve özne (ben) hedefin içinde barındırılmalıdır. Her şeyden şikayet eden, hep mutsuz olan insanlara şöyle bir bakın. O kronik mutsuzların sürekli olumsuz cümleler kullandıklarını, hep en kötüye odaklandıklarını ve başlarına da hep mutsuz olunacak şeyler geldiğini rahatlıkla görebilirsiniz.
Peki, olumlama nasıl yapılır? Olumlama yapmak için kesin bir kural ya da metoda ihtiyacınız yoktur. Burada önemli olan tek şey niyetinizi isterken kalbinize odaklanın ve ağzınızdan çıkan her kelimeyi kalbinizle paralel olarak hareket ettirin. Her eyleminizi gerçekleştirirken olumlama yapabilirsiniz. İşe giderken, çalışırken, temizlik yaparken, yemek yaparken, yürürken veya koşarken bile.
Olumlama yaparken dikkat etmeniz gereken hususları şu şekilde sıralayabiliriz:
-Öncelikle yaptığınız olumlamaya kesinlikle inanmanız gerekiyor. Bir şeye olumsuz şekilde yaklaşırsanız, inançsız bir şekilde yola çıkmış sayılırsınız.
-Olumlama cümleleri kesinlikle sizin kalbinize dokunmalıdır. Söylediğiniz olumlama cümlesi, duygu olarak sizi etkilemeli, ne kadar duyguyu hissederseniz o kadar bilinçaltınızı etkilemeyi başarırsınız.
-Olumlama yaparken gelecek zaman cümlelerinden kaçının. Çok mutlu olacağım yerine, çok mutluyum diyebilirsiniz. Gelecek zaman kipi, yaşamak istediğiniz durumu her zaman daha ileri bir zamana atar.
Bazı zamanlarda olumlu bakmak ve düşünmek tek başına yeterli olmayabilir. İnsanoğlu yaşamını altüst eden zorluklara göğüs germeye çalışırken çeşitli duygu ve düşünceler yaşar. Bu duygu ve düşünceler psikolojide ‘şaşkınlık ve yadsıma (inkar)’, ‘öfke’, ‘pazarlık’, ‘depresyon’ ve ‘kabullenme’ olarak aşamalar şeklinde tanımlanır. Bu çabanın son halkası olan ‘kabullenme’, bireyin başına gelenleri olduğu gibi görerek, olumsuzlukların varlığını ve yaşamına etkilerini bilerek, bütün bu zorluklara karşın yaşam kalitesini olabilecek en üst düzeyde tutmak amacıyla yaşamına yeni bir yön verme sürecidir. Kabullenme sağlıklı biçimde tamamlandığında birey eksiklik, yokluk, pişmanlık ve çaresizlik ile ilgili duygu ve düşünceleri en az düzeyde yaşayarak yeni bir yaşam oluşturur.
Kabullenme olarak adlandırılan ruhsal süreç genellikle ölüm ve hastalıklar ile sınırlı bir kavram olarak düşünülür. Oysa bu süreç çok farklı biçimlerde de ortaya çıkabilmektedir. Yıllardır özlenen bir gezi planının kötü hava koşulları nedeniyle iptal edilmesi bu duruma bir örnek olarak verilebilir. Engellenme, başarısızlıklar, yaşamda aradığını bulamama, beklentilerin karşılığını bulamaması ve geri dönmesi mümkün olmayan durumlara düşme gibi durumlarda da insanoğlu kabullenme süreci ile karşı karşıyadır.
Kabullenmeyi kolaylaştıran etmenler:
-Değiştirilebilecek ve değiştirilemeyecek olanları belirlemek.
-İnsanlardan ve kendinden beklentileri güncellemek.
-Mutlu edecek etkinlikler bulmak.
-Yaşamına anlam katmak.
-Sosyal destek sistemini harekete geçirmek.
-Kabullenmeyi güçleştiren kişilik özelliklerin farkına varmak.
İnsanlar çoğu kez, duygular, düşünceler ve diğer stres kaynaklarının verdiği rahatsızlıktan kurtulmanın tek yolunun, onları ortadan kaldırmak olduğunu düşünür. Ne yazık ki, bu stres kaynaklarının bir çoğu insanların kendi kontrolünde olmayan koşullar nedeniyle ortaya çıkmaktadır.
Düşünceleri veya duyguları da yok etmek mümkün değildir. Dahası bunları bastırmaya ya da reddetmeye çalışmak, uzun vadede daha fazla zarara neden olmaktadır. Unutmayalım duygularımız varsa biz de varız.